
Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Geçersiz Olduğu Hallerde Cezai Şartın Durumu Ne Olacaktır? – Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu Kararı 2017/10E. 2019/1 K. –
İçerik
İş sözleşmesi nedir?
4857 sayılı İş Kanunu’na göre işçi ile işveren arasında kurulan iş ilişkisine dayalı, işçinin iş görmeyi, işverenin de bu işe karşılık ücret ödemeyi taahhüt ettiği bağımlılık unsurunu barından sözleşmeye iş sözleşmesi denir.
İş Kanunu’na göre iş sözleşmesi belirli ya da belirsiz süreli olarak yapılabilir. Kanun’da da “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir.” şeklindeki ifadeye yer verilerek bu husus açıkça düzenlenmiştir. Kanuni düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı üzere iş sözleşmelerinde esas olan belirsiz süreli iş sözleşmesi olup belirli süreli iş sözleşmesi ancak şartların varlığı halinde mümkündür.
Belirli süreli iş sözleşmesi her halde geçerli midir?
İş hayatında işverenler tarafından belirli süreli iş sözleşmeleri tanzim edilerek işçilere imzalatılsa dahi İş Kanun’unun aradığı şartları taşımayan bu sözleşmeler belirsiz süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilecektir. Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin gerek feshine bağlanan sonuçlar gerekse iş güvencesi hükümleri işçilerin daha lehinedir. Bir sözleşmenin belirli süreli mi yoksa belirsiz süreli mi sözleşme olduğu konusunda bir tereddüt var ise Yargıtayın yerleşik içtihatları uyarınca sözleşmenin belirsiz süreli iş sözleşmesi olduğu kabul edilir. Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesine ilişkin detaylara devam eden yazılarımızda yer verilecek olup bu yazımızda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 2017/10 E. 2019/1 K. Sayılı kararı irdelenecektir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ve 21. Hukuk Dairesi arasında “Belirli süreli olarak yapılmış ancak objektif koşulları taşımadığı için belirsiz süreli kabul edilen iş sözleşmesinde kararlaştırılan süreden önce haksız feshe bağlı cezai şartın geçerliliği” konusunda görüş ayrılığı bulunmakta olup İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu tarafından bu aykırılığın giderilmesi için içtihadı birleştirme yoluna gidilmiştir. Bahse konu ihtilafa kısaca değinmek gerekirse; iş sözleşmesinin devamını güvence altına almak hem işçi hem de işveren tarafından önem arz etmektedir. İşçi bakımından bu husus kararlaştırılan süre boyunca çalışması ve gelir elde etmesine yöneliktir. İşveren açısından ise, özellikle nitelikli personelin edimini güvence altına alma gereksinimi karşısında farklı hukuki araçlar tercih edilebilmektedir. İşe olan talebin arzdan fazla olmasına rağmen nitelikli personel teminindeki güçlük ve iş piyasasının bu kişilere yoğun talebi personelin sözleşme ilişkisinin daha sıkı koşullara bağlanması gereksinimini beraberinde getirmektedir. İşverenin bu tür nitelikli personelin edimini güvence altına alabilmesinin yollarından biri de belirli süreli iş sözleşmesinin kurulmasıdır (Alpagut, s. 13,14)”.
İş sözleşmelerinde tarafların süreli fesih hakkı, hakkın özünü ihlal etmeyecek şekilde sözleşmelere konulacak cezai şart hükümleri ile sınırlandırılabilmektedir. Ancak bu tür cezai şartların geçerliliği iş sözleşmesinin taraflarca feshinde haklı nedenlerin bulunmamasına bağlıdır. Gerek belirli süreli gerekse belirsiz süreli iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir.
Belirli süreli iş sözleşmelerinde, haklı neden olmaksızın taraflarca süresinden önce feshedilmesi halinde cezai şart ödeneceğine dair hükümlere sıkça yer verilmektedir. Fakat burada sorun teşkil eden husus belirli süreli iş sözleşmesi akdedilmesini gerektirir objektif koşulunun bulunmaması halidir. Yani sözleşme belirsiz süreli iş sözleşmesine döndüğü takdirde sözleşmede yer alan haksız feshe bağlı cezai şartın durumu ne olacaktır?
Sözleşme belirsiz süreli iş sözleşmesine döndüğü takdirde sözleşmede yer alan haksız feshe bağlı cezai şartın durumu ne olacak?
Doktrinde cezai şartın geçerli olduğunu savunan görüşler olduğu gibi geçersiz olduğunu savunan görüşler de mevcuttur. Yukarıda da ifade ettiğimi üzere belirli süreli iş sözleşmelerinde, taraflarca sözleşmede öngörülen belirli süre tamamlanmadan, sözleşmenin taraflarca haksız şekilde feshedilmesinin engellenmesi amaçlanmaktadır. Burada da tarafların esas gayesi, sözleşmede öngörülen süre boyunca tarafların borcun ifasına dair güvenlerinin korunması, belirli süreden önce haksız şekilde sözleşmenin sona erdirilmesinin önüne geçilmesidir.
Türk İş Hukukunda, işçi açısından daha lehe olması dolayısıyla iş sözleşmesinin belirsiz süreli olması asildir. Bu anlamda belirli süreli iş sözleşmesi istisnai nitelikte bir sözleşme olduğundan ancak kanunda öngörülen koşulların mevcudiyeti durumunda akdedilebilir. Bununla birlikte taraflarca belirli süreli iş sözleşmesi olarak nitelendirilse de, belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilmesi için gereken objektif koşulların bulunmaması durumunda iş sözleşmesi belirsiz süreli olarak kabul edilecektir. Belirtmek gerekir ki, objektif koşulların mevcut olmaması durumunda iş sözleşmesinin belirsiz süreli kabul edilmesi, işçinin korunması gerekçesine dayanmaktadır. Diğer taraftan, belirli süreli iş sözleşmesi objektif koşulları taşımadığı için belirsiz süreli kabul edilmekte ise de, bu durum sadece sözleşmenin niteliğine ilişkindir. Sözleşme belirsiz süreli olarak kabul edilse de, bu durumun sözleşmede yer alan cezai şarta ilişkin düzenlemenin geçersizliğine sebebiyet verip vermeyeceği bahse konu içtihadı birleştirme kararında detaylıca irdelenmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan incelemeler neticesinde “işçi ve işveren tarafından iş sözleşmesinin belirli süreli olarak akdedilmesi ve sözleşmede “süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart” düzenlemesinin öngörülmesi durumunda, objektif koşulları bulunmadığı için sözleşme belirsiz süreli iş sözleşmesi niteliğinde kabul edilse de, burada 6098 sayılı TBK’nın 27’nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kısmi geçersizlik yaptırımı uygulanarak taraf iradelerine üstünlük tanınmalı ve “süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart hükmünün, kararlaştırılan süre için geçerliliğini koruduğu kabul edilmelidir.” görüşü benimsenmiştir. Bu hususa gerekçe olarak da “Nitekim burada, sözleşmede belirlenen süre için işçiye iş güvencesi sağlamaya, işverene de o süre içerisinde işçinin iş görme edimini garanti etmeye yönelen işçi ve işveren iradeleri söz konusudur. Taraflarca sözleşmede kararlaştırılan süre boyunca sözleşmenin yalnızca haklı nedenle feshedilebileceği; haklı neden oluşturmayan diğer hallerde sözleşmeye devam edilmesi kabul edilmiştir. Taraflar, bu husustaki taahhütlerini yerine getirmek amacıyla sözleşmede baskı aracı niteliğinde olan cezai şarta ilişkin düzenlemeye yer vermişlerdir. Belirli süreli iş sözleşmesinin objektif koşulları bulunmaması nedeniyle belirsiz süreli olarak nitelendirilmesi, tarafların cezai şarta ilişkin sözleşme iradelerinin geçersizliği sonucunu doğurmamalıdır. Yapılan açıklamalar ışığında, işçi ve işverenin belirli süreli iş sözleşmesinde belirledikleri süre boyunca haklı neden olmaksızın sözleşmenin feshedilmemesini garanti altına almak amacıyla sözleşmede öngördükleri cezai şart hükmü, sözleşmenin, belirli süreli iş sözleşmesinin objektif koşulları taşımadığından belirsiz süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilmesi halinde, kararlaştırılmış olan süre ile sınırlı olmak üzere geçerliliğini koruyacaktır. Hal böyle olunca belirli süreli olarak yapılmış ancak objektif şartları taşımadığı için belirsiz süreli olarak kabul edilen iş sözleşmesinde kararlaştırılan “süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart” hükmünün, kararlaştırılmış olan süre ile sınırlı olmak üzere geçerli olduğu sonucuna varılmıştır.” ifadelerine yer verilmiştir.
Yani Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 2017/10 E. 2019/1 K. Sayılı kararı ile Yargıtay 9. ve 22. Hukuk Dairesi arasındaki ihtilaflar giderilerek belirli süreli olarak yapılmış ancak objektif şartları taşımadığı için belirsiz süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilen sözleşmelerdeki “süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart” hükmünün, belirlenen süre ile sınırlı olmak üzere geçerli olduğuna 08.03.2019 tarihinde karar verilmiştir. Bahse konu içtihadı birleştirme kararı ile hukuki birlik sağlanmış ise de sözleşmenin belirli ya da belirsiz süreli iş sözleşmesi olduğuna ilişkin yapılacak olan değerlendirme her sözleşme için farklılık arz edecek olup bu konuda avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 2017/10 E. 2019/1 K. Sayılı kararına buradan ulaşabilirsiniz.